Yazılıkaya / Midas Vadisi
Yazılıkaya / Midas Vadisi, Eskişehir İli, Han İlçesi’nin 23,5 km kuzeybatısında, Eskişehir’e 70 km uzaklıktadır. Yerleşmeye Eskişehir’den ulaşım Seyitgazi İlçesi üzerinden yapılmaktadır. Ankara üzerinden ise, Çifteler İlçe sapağından girilerek Han ilçesinden ulaşılabilmektedir. Çifteler sapağından yaklaşık 74 km’lik uzaklıktadır. Yazılıkaya / Midas Vadisi, 39°14´-39°11´ kuzey enlemleri ile 30º42´-30º44´ doğu boylamları arasında yer almaktadır. Vadi kuzeydoğu–güneybatı doğrultusunda, 1800 m. uzunluğunda ve kuzeydoğudan giriş 1250 m. genişliğinde, güneybatıya vadinin sonuna doğru küçülerek 180 m’ye kadar daralmaktadır.
Yazılıkaya / Midas Anıtı
Phrygler doğayı tüm canlılığı ile simgeleyen Ana Tanrıça Matar’a duydukları derin saygı ve bağlılıklarının en güzel görsel kanıtlarını Phryg vadilerinde yapılmış olan anıtsal ya da küçük ölçekli kült anıtları oluşturmaktadır. Anadolu kültür tarihinin ünik birer eseri olan bu anıtlar, Phryg kültür ve sanatının en çarpıcı örneklerini oluşturur.
Yazılıkaya / Midas Şehri yerleşmesinde anıtsal ve çok sayıda kült anıtının olması, burasının Phryglerin bölgedeki en büyük dini metropolü olduğunu gösterir. Fasadlar (yapı ön cephesi), altarlar (sunak) ve nişlerden oluşan bu anıtların mimari olarak tasarımları birbirinden farklı olarak yapılmış olsa da, hepsi Ana Tanrıça Matar Kubileya kültüne adanmış birer açık hava tapınağıdır.
Fasadlar, kendine özgü mimarileri ile Phryg kaya mimarlığının en özgün ve etkileyici anıt grubunu oluşturur. Phrygler, tamamen kendilerinin yaratıcı fikirlerinin ürünü olan akroterli, beşikçatılı fasadlar aslında geleneksel Phryg ahşap mimarisini ana kayaya işleyip ölümsüzleştirmişlerdir. Phryglerin başkenti Gordion’dan (Yassıhöyük) bildiğimiz dikdörtgen planlı konutların (megaronlar) kayaya oyulmuş ön cephesine benzer. İçine tanrıça heykelinin veya kabartmasının yerleştirildiği kapı biçiminde merkezi kaya nişleri yapılmıştır. Üçgen alınlıklı, cephesi geometrik ve bitkisel motiflerle süslenmiştir.
Yazılıkaya / Midas Anıtı; platosunun kuzeydoğu eteğinde, öne doğru çıkıntı yapan kaya kütlesi üzerinde yer alır.
W.M. Leake tarafından 1800’de keşfedilen anıt, Phryg mimarisine özgü bir çalışma olarak birçok gezgin tarafından incelenmiştir. Charles Texier tarafından 1834 yılında gravürü çizilen, üzerindeki uzun kitabeden dolayı “Yazılıkaya” adı verilir. Texier anıtı şöyle anlatır: “Yaylanın üç mil kadar uzağında ve batı tarafında, kuzeye, güneye uzanan ve bütün tepeleri ormanlarla örtülü bulunan büyük bir vadinin içindedir. Filolojinin çözemediği bu eski yazıları korumak için güya tabiatın özel şekil hazırladığı zannedilen, bu kayanın bakan kişiler üzerinde oluşturduğu etkiyi tarif etmek zordur. Etrafında bulunan her şey ahenk içindedir ve yerin sert ve vahşi görüntüsü, kayaların hoş resmi, ovanın yeşil zemini üzerinden fırlayarak somutlaşır”.
Anıtı gören ilk gezginlerden biri olan Ramsay Midas anıtından çok etkilenmiştir. “Phrygia’da başka hiçbir şey olmasa bile bu anıtın görülmeye değer” olacağını söyler. Midas şehrinin kayalık platosuna işlenmiş olan bu anıt, gökyüzünün karşısına şiddetli bir şekilde durur. Phrygia’nın yüksek bölgelerinde gözüken yoğun kaya anıtları bölgenin doğal yapısının özelliği sonucu olmuştur. Bu anıt Midas Şatosunun kayalar üzerine yansıtılmış halidir, açık gökyüzüne karşı durur. Yine ilk gezginlerden olan Steuart: “Bu olağanüstü anıtın görüntüsü bana nadiren hissettiğim tarif edilemez zevk hissi doldurdu” der.
Yönü; doğuya doğru bakan anıtın yüksekliği; 17 m; genişliği; 16,5 m; yerden yüksekliği ise 1.20- 1.80 m’dir.
Anıtın yapıldığı tüf kütlesi 21 m x 22 m x 7 m boyutundadır. Areyastis Anıtı’nda yapıldığı gibi kaya oluşumundaki eğimin avantajından yararlanarak ilk olarak anıtın işleneceği yüzey düzleştirilmiştir. Böylece, anıtın üst ve sol yan konturunu takip eden doğal bir çerçeve oluşturulmuştur.
Haspels, anıtın görünüşünü şöyle anlatır: Cephe her ışıkta muhteşem görünür. Sabah güneşi anıta vurduğu zaman, yüzeyi kehribar rengi, kahverengi, parlak ve canlı; öğleye doğru, dekorasyon keskin bir biçimde tüm ayrıntıları ortaya çıkar. Akşamları koyu gri, ay ışığında yumuşaktır. Doğuya dönük olarak yapılan, hemen hemen tüm Phryg cephe anıtları gibi, şafağın ilk görüntüsünü yakalar ve bu ışık en çok bizi etkileyen şeydir. Phryg anıtlarının mümkün olan her yerde, yükselen güneşe doğru yapılması kesinlikle tesadüf değildir.
Phryg fasadlarının en büyüğü ve görkemlisi olan Yazılıkaya / Midas Anıtı’nın çatısı orta derecede eğimli beşikçatılıdır. Akroteri iç içe geçmiş karşılıklı iki daire parçasından oluşur. Günümüzde hava koşullarından dolayı aşınmış durumdadır. Alınlığı kabartma baklava motifi dizisi ile bezenmiştir. Cephe duvarı kalın bir çerçeve içine alınarak yapılmış olup; 12.50 m. x 16.50 m. ölçülerine sahiptir. Duvar yüzeyi iki bölüm halinde yapılmıştır. Birinci bölüm, rapport tekniğiyle yerleştirilmiş geometrik motiflerle bezenmiştir. İç içe geçen dikdörtgen ve karelerin kombinasyonundan oluşur. Boşluklar ise, büyük kabartma biçiminde yapılmış haç motifleri ile doldurulmuştur. İkinci bölümde ise dikey kabartma bantlarla sınırlandırılan niş çerçevesinin her iki yanındaki boşluklara üstteki ana motiften birer tane yerleştirilmiştir.
Anıtın nişi; 2. 32 m x 2. 41 m x 1. 02 m ölçülerine sahiptir. İki kademeli çerçeve ile çevrilmiş olup, iki çerçevenin üst köşelerinde ahşap hatıl uçlarını simgeleyen dikdörtgen çıkıntılar yapılmıştır. Nişin tavanın orta kısmında kare bir yuva vardır. A. Gabriel, Aslankaya ve Kapı Kaya anıtlarında olduğu gibi ayakta duran tanrıça heykelin tüfe oyulmayıp, bronz çubuklarla nişin zeminine ve tavanına sabitlenmiş olması gerektiğini söyler.
Anıtın sol üst kısmında, düzleştirilmiş ana kaya üzerinde soldan sağa doğru yazılmış olan yazıt vardır.
ATES: ARKİAEVAİS: AKENANOGAVOS: MİDAİ: LAVAGTAEL: VANAKTEİ: EDAES
G. Huxley tarafından çevrisi şu şekilde yapılmıştır:
ARKEAVAS’IN OĞLU, AKENANOLAS’IN TORUNU, BUNU LAWAGETAS, KRAL MİDAS İÇİN YAPTI.
BABA: MEMEVAIS: PROITAFOST KFİ NA EPOS: SİKENEMAN: EDAES
Texier; Albay W. M. Leake tarafından keşfedilen anıtın, Midas’ın Mezarı olduğunu söyler. Sonuç olarak yazar, nişin bir cesedi koruduğunu varsayar ancak ilkel durumda boşluğun büyük bir taş plaka ile kapatıldığını düşünür. Bu hipotezler herhangi bir belirli gerçeğe dayanmamaktadır.
Yazılıkaya’da kazı yapan Gabriel ve Haspels, anıtın önünde sütunlu bir galeriye ait ana kayaya oyulmuş taban ve 4 adet sütun kaidesi ortaya çıkarmışlardır. Anıtsal fasadın, üzeri açık bir avlu ve sütunlu galeriden oluşan, Ana tanrıça Matar’a adanmış büyük bir açık hava kült kompleksi olduğu görüşündedirler.
Bitmemiş Anıt
Midas Anıtı’nın, 210 m güneybatısında kaya oyulmuş anıt; Midas Platosu’nun batısında yer alır. Anıtın 1826 yılının başlarında A. ve L. de Laborde tarafından ilk olarak çizimi yapılmıştır. Yine ilk gezginlerden olan C. Texier ve W. Ramsay tarafından eskizleri düzeltilen anıtın, G. Perrot tarafından yeniden çizimi yapılmıştır. 20. yüzyılın başlangıcında, E. Brandenburg cephenin bitmemiş olduğunu belirtir. Araştırmacılar cephedeki mimari orantısızlıklar olduğu ve anıtın istenilen planda tamamlanamadan bırakıldığı için “ Bitmemiş Anıt” adı verilmiştir.
Yönü batıya doğru dönük olan anıtın, yüksekliği; 7.10 m, genişliği: 9.90 m ve yerden yüksekliği 5.50 m’dir.
Anıtın çatısı orta derecede eğimli beşik çatıdır. Akroteri belli bir geometrik sisteme göre birbirini kesen iç içe geçmiş karşılıklı iki daire parçasından oluşur. Alt kısımdaki daire içine altı yapraklı rozet motifi yapılmıştır. Alınlık üzeri baklava motifi dizisi ile bezenmiş olup, çatı orta dikmesi kalındır ve iki yanında simetrik olarak iki pencere yerleştirilmiştir. Kalın friz üzerinde kabartma tomurcuk ve palmet motifleri yapılmıştır. Cephe duvarı dikdörtgen şekilde yapılmış, kalın bir çerçeve ile çevrelenmiştir. Üst çerçevede yan yana yerleştirilmiş kare panolardan oluşan bezeme dizisi vardır.
Bitmemiş Anıtı Phryg kaya anıtlarının yapım teknikleri hakkında bilgi verir. İlk olarak kayanın en üst kısmı düzleştirilerek anıt, yukarıdan başlanarak işlenmektedir. Altta kalan kaya doğal iskele görevini yerine getirmektedir. Böyle bir yöntemin uygulanması ile büyük ölçekli iskele kullanmaya gerek kalmamaktadır.
Anıtın yapıldığı tüf kütlesi yaklaşık 21 m yüksekliğindedir. Midas ve Areyastis Anıtı’nda olduğu gibi, kayanın doğal eğiminden faydalanılmış ve öncelikle anıtın işleneceği kaya yüzeyi düzleştirilmiştir. Böylece, anıtın konturlarını çevreleyen doğal bir çerçeve oluşturulmuştur.
Anıtın yapım tarihine ilişkin bir kayıt olmamasına rağmen, süslemesinden özellikle frizlerle, palmetlerin incelenmesi sonucu anıtın Midas Anıtı’ndan sonra yapıldığı anlaşılır.
Areyastis / Arezastin Anıtı
Anıt; Yazılıkaya Köyü’nün 1.7 km. kuzeyinde, Çukurca - Yazılıkaya köy yolunun batısında, yola yaklaşık olarak 130 m mesafedeki yüksek kayalar üzerine yapılmıştır. Kaya üzerinde, volüt seviyesinde ve üstünde Phryg yazıtları iyi korunmuş şekilde belirgindir. Alınlığın sağ tarafında yazan “Areyastis” isminden dolayı bu ad verilmiş olup; halk tarafından “ Hasan Bey Kayası” olarak da adlandırılır.
Yönü; kuzeydoğu’ya bakan anıtın, yüksekliği; 5.50 m genişliği; 4.15 m ve yerden yüksekliği; 5. 20 m’dir. Kaya oluşumundaki doğal eğimden faydalanılarak, fasadın işleneceği yüzey düzleştirilmiştir. Çatısı Midas Anıtı gibi orta derece eğimli beşik çatılıdır. Akroteri birbirini kesen, iç içe geçmiş karşılıklı iki daire parçasından oluşur. Alt kısmında daire içine yerleştirilmiş altı dilimli rozet motifi vardır. Alınlık üzeri kabartma biçiminde yapılmış baklava motifi dizisi ile süslenmiştir. Çatı orta dikmesi kalın yapılmış olup, iki yanında simetrik iki pencere yer alır. Pencerelerin yanlarındaki boşluklarda kabartma biçiminde yapılmış rozetler yer alır.
Anıtın cephe duvarı 3.70 m x 4.15 m ölçülerinde dikdörtgendir ve iki çerçeve ile sınırlandırılmıştır. Duvar yüzeyinin ortasında, yanları hafif şişkin dairesel bir alan vardır ve üzerinde küçük bir niş açılmıştır. Çerçeveler, içinde kare panolardan oluşan ve baklava motifi olan bezemelerden oluşur. Üst kısımda kirişin altında kalın friz üzerinde Paleo- Phrygçe yazıt kazınmıştır.
Areyastis Anıtı ve Midas Anıtının, çatılı ve akroterli büyük cephelerinin bazıları üzerinde farklı bir geometrik bezeme tipi kullanılmıştır. Bu geometrik bezeme, mimaride kullanılan terrakotta levhaların taşa yansımış biçimidir. Anadolu’nun mimari terrakotalarındaki motiflerle benzediği görülmektedir. Benzerlik, baklava dizileri, bir kare içindeki dört baklava motifi ya da damalı desenlerden oluşan motiflerden ileri gelmektedir. Bu tipteki motif ve bezeme anlayışı, Gordion, Sardeis ve diğer Anadolu kentlerindeki mimaride görülen terrakotta levhalar üzerinde görülmektedir.
Sümbüllü Anıtı
Anıt, Midas Şehri platosunun doğu eteğinde, platoya çıkan antik yolun yaklaşık olarak 50 m güneyinde yer alır. Haspels anıtın akroterindeki süslemeleri “ sümbüle” benzettiği için bu ad verilmiştir. Anıt, küçük olmasına rağmen, belirgin bir kapı nişine sahiptir.
Kuzeydoğu yöne bakan anıtın yüksekliği; 3.90 m, genişliği; 3.23 m ve yerden yüksekliği; 1.60 m olan anıt çok tahrip olmuştur. Beşik çatılı ve sümbüle benzeyen bitkisel motifli akrotere sahiptir. Alınlık, alt alta kademeli biçimde yerleştirilmiş üç pervaz ile çevrelenmiştir. Areyastis ve Bitmemiş Anıt ’ta olduğu gibi çatı orta dikmesinin iki yanında simetrik iki pencere yer alır. Anıtın cephe duvarı, 2.25 m x 3.23 m ölçülere sahiptir. Yan duvarları kalın bir çerçeve ile sınırlandırılmıştır.
Niş dikdörtgen boyutlu 2 m x 1.35 m x 1 m ölçülerine sahiptir. Phryg anıtlarındaki nişlerden farklı olarak iç kısmı, açık renkli kare biçiminde haçlar ile bir dama deseni oluşturulmuştur. Koyu renk kareler yüksek kabartma biçiminde yapılarak, oyma haç motifi meydana getirilmiştir.
Anıtın nişinin tabanında heykelin zıvanası için dikdörtgen bir çukur vardır. Aynı biçimde tavanda da bir oyuk bulunur. Midas Şehri kazılarında bulunan kadın heykelinin aynı biçimde zıvana ile tabana konulmuş olabileceği düşünülebilir.
Kaleler
Yazılıkaya / Midas Vadisinde; vadiyi doğu yönden sınırlandıran sarp platolar üzerinde önemli kale yerleşmeleri bulunur. Deniz seviyesinden 1200- 1400 m yükseklikte yer alan bu kaleler bulundukları vadiye ve vadiye uluşan yollara hâkim stratejik konuma sahiptirler. Bu kaleler sırasıyla; Akpara Kale, Gökgöz Kale, Pişmiş Kale ve Kocabaş Kaledir. Böylece bölgenin güvenliği, birbirini uzak mesafelerden görebilen, karakol, gözetleme ve haberleşme kaleleri tarafından sağlanmıştır.
Akpara Kale
Çukurca Köyü’nün 750 m güneydoğusunda yer almaktadır. Kalenin savunma amaçlı olarak kullanılmış olabileceğine dair arkeolojik kanıt yoktur ama konumu nedeniyle önemli bir işlevi olduğu düşünülmektedir. Kale’nin Yazılıkaya Vadisi’ne giriş ve çıkışı kontrol altında tutmayı sağladığı söylenebilir. Kale kuzeyden güneye daha sonra güney doğuya doğru devam eden dikey geniş kayalardan oluşmuştur. Anıtsal biçimde yapılan kale kapısı kesilmiş taşlardan yapılmıştır. Kapıya ulaşımı sağlayan kayalıkta sekiz basamak günümüzü kadar ulaşmıştır. Kapının yanında dörtgen planlı yapılmış bir oda bulunur, odanın ambar olarak kullanıldığı düşünülmektedir.
Akpara Kale, üç kaleyi (Gökgöz, Pişmiş ve Kocabaş Kale), vadiyi ve Midas Şehrini çok iyi gören stratejik öneme sahip bir kaleydi. Kapıdan da anlaşılacağı üzere etkin bir biçimde kullanılmıştır.
Gökgöz Kale
Eskişehir’in, Han ilçesine bağlı Yazılıkaya Köyü’nün 1500 m kuzeydoğusunda yer alır. Akpara Kale’nin 1200 m. kuzeybatısında yer alır. Yüksek bir tepe üzerine yerleştirilmiş olan küçük bir kaledir. Pişmiş Kalenin bir parçası olarak yapılmış olabilir. Kalenin girişi vadiye bakan batı duvarı tarafındadır. Kalenin girişi, kayalar oyularak dikdörtgen biçimde boşluk haline getirilerek yapılmıştır. Haspels tarafından kale incelenerek mimari yapılar ortaya çıkarılmıştır.
Pişmiş Kale
Eskişehir - Afyon arasında, Midas şehrinin yaklaşık olarak 2 km kuzeydoğusunda yer alır. Kral yolu üzerinde bulunan, çeşit dönemlerde hudut karakolu vazifesini gören kale ilk olarak Leake, Laborde, Texier, Barth, Mordtmann ve Radet tarafından kaydedilmiş olup, Perrot tarafından 1939 yılında kazı yapılmaya başlanmıştır. Kalenin doğu köşesinde bir saha açılmıştır, ama savaş nedeniyle kazı sürdürülememiştir. Phryg Dönemi’nde vadiyi gözetleme amaçıyla yapılan kalede, zirvedeki kaya oyularak tabii bir duvar oluşturlmuştur. Daha sonra duvar oyukları taş bloklarla kapatılarak odalar, erzak ambarı olarak kullanılmıştır. Kalenin eteğinde açılan yaklaşık 7.5 m boyunda yer altı merdiveni bulunur. Kale büyük bir yangın sonucu yandığı için Pişmiş Kale adını almıştır. Haspels tarafından 1946-1958 yılları arasında yaptığı yüzey araştırmaları sırasında mimari planı ortaya çıkarılmıştır.
Texier kaleyi şöyle anlatır: “Pişmiş Kalesi adı verilen çok eski bir binanın yükseldiği yalnız tepe, vadiye hâkim bir nokta oluşturur. Buraya insan eliyle açılmış bir yoldan kayaların arasından çıkılır. Düzensiz büyük taşlarla ve harçla yapılmış yapılar vardır. Dağa oyulan bir merdivenle tepeden vadiye kadar inerek yukarıya yiyecek taşınabiliyordu.”
Platonun en yüksek kesiminde, doğuda, kayaya oyulmuş veya eşlenmiş unsurlar kalmış yıkık duvarlarla çevrili dikdörtgen bir bölüm vardır. Görünüşe göre, bu set Akropol, Midas şehrinde olduğu gibi bir akropoldür. Kayalıkta dikdörtgen veya üçgen kesitli birkaç silo bulunmuştur ve bunlardan birinde kısmen karbonlaşmış buğday taneleri bulunmuştur. Bu siloların bir kısmında dikkatlice kaplanan duvarlar, iyi korunmuş bir kaplama ile kaplanmış su depolarıdır. Bazı yerlerde, düz çizgili oluklar ve dikdörtgen veya dairesel çok sayıda oyuk, yatay ahşap parçaları konulacak biçimde tasarlanmıştır. Düzgün kesilmiş taşlar, duvarların temellerine aittir. Midas Şehri yeraltı merdivenlerini anımsatan ve yerden en az 7 m derinliğe inen merdivenler temizlenerek ortaya çıkartılmıştır. Phryg döneminden beri inşa edilmiş olması muhtemel, ancak kalıntılar arasında keşfedilen bazı kalıntılar, özellikle ahşap parçaları, bu kalenin nispeten yakın bir zamanda kullanıldığını gösterir. Çanak çömlek parçaları da dâhil olmak üzere seramikler Osmanlı dönemine kadar kalenin kullanıldığının kanıtıdır.
Kocabaş Kale
Eskişehir’in Han İlçesine bağlı Yazılıkaya Köyü’nün 2000 m doğusunda yer alır. Kalenin diğer adı Topbaş Kale’dir. Dağ yamacı boyunca uzanır, doğu tarafı 64 m yüksekliğe ulaşmaktadır. Kale Phryg Döneminde kullanım görmüş olup, Phrygia topraklarına giden Kral Yolu’na bakmaktadır. Bu kalenin Kral Yolu’nu gözetlemek için kullanılan bir uç karakol noktası olabileceği düşünülmektedir. Kocabaş Kale’nin doğu kesminde birkaç büyük oda ve kayaların kesilmesiyle yapılan sarnıç ve silolar bulunmaktadır.
Midas Kale
Eskişehir’in Han İlçesinin 13,5 km kuzeybatısında yer alan Yazılıkaya Köyü’nün güneybatısındaki kayalık platform üzerinde yer alır. Midas kentinin doğusunda 1453 m. rakıma sahip Toptepe, güneyinde Deveeriği Tepesi, batısında kayalık yükseltiler yer alır. Bölgedeki en önemli yerleşmelerden birisidir.
Yerleşmeye 19. Yüzyılın sonlarında Midas Kenti adını veren ilk araştırmacı, W. M. Ramsay’dir. Bu isim günümüzde de hala kullanılmaktadır. Yerlşemeye bu ismin verilmesinin nedeni ise Yazılıkaya / Midas Anıtı’nın üst kısmında kaya yüzeyine kazınmış olan kral Midas’ın ismidir.
Yerleşimin yayılım alanı içinde platoya çıkan kayaya oyulmuş yollar, plato üzerinde anakaya yontularak yapılmış anıtsal ölçekli kaya sunakları, girişleri platodan başlayan merdivenle inilen tonoz örtülü kaya tüneli, güneybatı yönde alt terasta birbiriyle bağlantılı anıtsal girişli, basamaklı üç kaya sarnıcı en önemli yapıları oluşturmaktadır. Yerleşmeyi çevreleyen tüf kayalarda ise fasad, basamaklı sunak ve nişlerden oluşan çok sayıda kült yapısı ve oda mezar bulunmaktadır.
Phryg Döneminde yoğun mimar faaliyetlerine sahne olan yerleşimde,kült anıtları da bu döneme aittir. Kalede, Hellenistik, Roma ve Bizans Dönemlerinde de yerleşim devam etmiştir. Dağlık Phrygia Bölgesinde belli sürelerde kazısı yapılan tek kale burasıdır.
Doğanlı Kale
Eskişehir İli’nin Seyitgazi İlçesi’ne bağlı Çukurca Köyü’nün 1.5 km kuzeybatısında yer alan kalenin üst kısmındaki kaya parçası “doğan” a benzetildiği için Doğanlı Kale adı ile tanınmıştır.
Phryg Döneminde yapılmış olan kale, vadiye hakim bir konuma sahiptir ve yedi kattan oluşmuştur. Roma ve Bizans Dönemlerinde de kullanım göremeye devam eden kaleye mezarlar ve yeraltı geçitleri eklenmiştir. Merdivenler yapılarak katlar arası geçiç sağlanmıştır. Güney platformun ortasında, su ihtiyaçını karşılamak için sarnıç yapılmıştır. Kalenin doğu tarafında ise zemin seviyesinde sıra halinde silolar bulunur.
Deve Boynu
Eskişehir ili Seyitgazi İlçesine bağlı Çukurca Köyü’nün 1500 m kuzeybatısında yer alan kale yerleşmesi Phryg ve Roma Dönemler’ine tarihlenmektedir.
Doğanlı Vadisi’nin girişinde bulunan kale, yüksek ve düz kaya üzerine kurulmuş olup vadiyi iyi gören karakol görünümündedir. Kuzeydoğu köşeşinde ana kayaya oyulan dar merdivenler vardır. Düz platoda kaya üzerinde üç oda yer alır. Kuzeybatı yamacında ise iki adet Phryg kaya mezarı bulunur.